ihsan topçu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bataklık Gülü





          Bir kız tanıdım; kirli yüzünde beliren gülümseme bana, bataklıkta rastladığım göz alıcı güzellikte bir çiçeği anımsattı. Öyle bir çiçekki, mağrur, alımlı ve kendisi olmanın farkındaydı. Koca bataklığın ortasında yapayalnız olması onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. Bu bataklığın biricik gülü olmak yetiyordu da artıyordu bile.

          Kız, gözlerime baktı. Onun gözlerinde çöreklenmiş karabulutları farkettim birden. Bir yanda eşsiz bir güzellik, diğer yanda çirkin bir ağırlık vardı. Gözlerim birden ellerine gitti. Kirli ama beyaz tenli ve pürüzsüz elleri vardı. Parmakları tornadan çıkmış gibi düzgün ve uzundu. Tırnaklarının yendiği belliydi. Şekilsiz yapıları, kızın tırnaklarını yediğini anlatıyordu. Birde o tırnaklar biraz uzatılsaydı, o parmaklara ne kadar güzel yakışırdı. İlkokula yeni başlayan bir çocuğun elindeki kalemin güzelliği gibi. Saçları darma dağındı. Yer yer yüzüne dökülüyordu. Kirli saçları yüzünde, sızan bir kan gibi duruyordu.

          Tekrar gözlerine takıldım. Hala ağır ve kara bulutlar vardı gözlerinde. Göz bebekleri hiç değişmiyor, tıpkı kör bir insanınki gibi bomboş bakıyorlardı. Ben üzerime alınıyor, bana baktığını zannediyordum. Acaba gerçekten kör müydü? Hani denir ya, güneş balçıkla sıvanmaz diye; bu kızın güzelliğini de, üzerine bulaşan kir ve pasak gizlemeye yetmiyordu. Hatta, o kadar kirli olması, güzelliğinin üzerinde bir aksesuvar gibi duruyordu.

          Bir an gözlerimi ondan ayırdım. Sürekli bakmaktan gözlerime oklar saplanıyordu adeta. Tekrar o yana baktığımda, yoktu. Onun olduğu yerde yaşlı bir teyze vardı. Beli hafif bükülmüştü. Üstü başı parçalanmıştı. Dışarıda kalan bir evsiz olduğu yorumu yapılabilirdi görünüşünden. Hemen oraya duvarın dibine oturdu. Saçlarını arkaya doğru attı. Bir sigara çıkarıp yaktı. İlk nefesini ağzından salarken dönüp bana baktı. Göz göze geldik. O gözler. Hala ağır kara bulutların gölgesindeydi. Teyze gözlerime baktı, beyhude bir gülümseme belirdi yüzünde, o gülümsemeyi de tanıdım. O muydu? Bir anda bu kadar yıl geçmiş olabilir mi?

          Hiç rüya mı görüyorum, yoksa gerçekliğin yanılsamasını mı yaşıyorum diye düşündüğünüz oldu mu? Ben yaşadım....şiiradamı   

Şiir'de Ne alaka?





Hayatımız içinde her şey şiire konu olabilir. Şiir öylesine geniş bir evren ki, kısa cümlelerle içinde bir çok cenneti, cehennemi yaratabilir usta bir şiir üstadı. En basitinden, en zoruna her konu şiir dizelerinde üstün algıyla bambaşka bir evreye taşınabilir. Böylesi güzel, alımlı bir şiiri okumak ise, enfiye çekmek gibi bir etki yaratır insanda ki, duygusal düşünce yollarını, bütün marazlardan temizleyebilir.

Sözcük sihirbazlarından Enis Batur'un RİBJA SOKAĞI isimli şiirinde;
Elimle koymuş gibi buldum o sokağı.
Hızla vurdum yüzümü şehre
ve henüz esmemiş bir rüzgâr için güldüm
mısraları, hasret çektiğimiz şehirlere bir ağıt gibi çıkıverir karşımıza. Okurken, içimizde bir yerlerde, yüreğimizi titreten buz gibi bir esinti olur, şiir. Hasretler, korkular, yalnızlık, sevda, hayat, hüzünler ve daha nice insana dair olgu varsa şiirin sarmalında can bulur. Orhan Veli'nin mısralarındaki yalnızlığa bakın hele..
Bilmezler yalnız yaşamayanlar, 
Nasıl bir korku verir insana sessizlik,
İnsan nasıl konuşur kendisiyle
Nasıl koşar aynalara
Bir cana hasret,
Bilmezler.
Şimdi Orhan Veli'nin kaleminden çıkmış bu güzel mısraları inkar edecek kaç insan vardır? Ortak yaşanımları bu kadar güzel dile getirirken şair, bizimle aynı şeyleri yaşadığınıda vurguluyor. Yalnızlığın, insan hayatına kör bir sis gibi çöküşünü, yalın bir dille ortaya koyarken, kendisinin neler yaptığından dem vuruyor. Kendisiyle konuşmayan, yalnızlığından sıkıldığında aynalara koşmayan, bunalmayan var mıdır? Bundan şu anlamı da çıkarabiliriz; ya yalnızlık her insanda aynı şekilde zuhur ediyor, ya da, her insanın yaşadığı yalnızlık diğerlerinin ikiz kardeşidir...

Şiir dedik, küçük örneklerle, şiirin özüne göz attık. Birde sevgili İhsan Topçu'nun kaleminden dökülenlere göz atalım. Bizlere çok güzel ışık tutacağından eminim. Zira, şiir, şair ikileminde, çok güzel vurgularla, muallaktaki konuları gün ışığına çıkartıyor usta kalem...

Şiir yazmayı isteyen herkes deneyebilir, ancak şiir yazan herkese niçin şair denmez? Nasıl bir şiir toplamı yaratılırsa şair olunur? Şiir yazan birine şair diyebilmek için, o kişinin şiir toplamına aşağıdaki soruları sorduğumuzda, "evet" yanıtı almalıyız:

a) Ortak dil ustaca kullanılıp şiir diline ulaşılmış mı?

b) Sözcük ve ses dengesi kurulmuş mu?

c) İmgeler özgün ve estetik mi?

d) İmgeler amaç değil, araç olarak kullanılmış mı?

e) Buluşlar özgün ve estetik mi?

f) Mimariyi de içeren kompozisyon güçlü mü?

g) Dünyaya farklı bakışı ardında, şairin oturmuş bir felsefesi var mı?

h) Duygu yoğunluğu ile çağrışım zenginliği var mı?

i) Şiire yeni boyutlar kazandırıyor mu?

j) Şair, kendisi olurken, bir başkası da olabilmiş mi?

Gerçek şiire, şairliğe ulaşmada, bütün bunlar da yetmiyor. Bunların dışında, ancak yetenekten fışkırabilen ve şiirin büyüsü sayabileceğimiz, şairden şaire değiştiği için, anlatılması çok zor, belki de olanaksız olan özellikler de vardır... İHSAN TOPÇU

Her usta yazar/şairin bu konularda söyleyeceği sözleri elbette olacaktır ama, İhsan Topçu çok güzel noktalardan yakalayarak, bir yazıtın şiir olabilmesi için gereken temel unsurları sıralamış. Doğaldır ki, burada eklenmesi gereken bir soru daha var kanımca;  ayda kitap okumaya ayırdığınız zaman ne kadar? Bütün bu temel unsurlar için olmazsa olmaz, okuma olgusudur. Bir değirmenin çalışması için su ya da rüzgar gerekir. Bir şairin/yazarın yazabilmesi içinde bol bol okuması gerekir.

Gereksizlik ulemalığı yapmaktan öteye geçmeyen, kalıpsız sözcüklerle inşa edilmiş eğreti yazıtlar ortaya koyarak kendisini bir noktaya getirmeye çalışmak büyük bir ahmaklık olacaktır kesinlikle. Dil bilgisi, imla bilgisi yazın sanatlarının en temel kuramıdır. Yazın eseri verdiğiniz dilde, eğer gerçekten eser ürettiğinizi söylemek istiyorsanız; sözcüklerin özgünlüğüne saygı duymalı, çok iyi bilmelisiniz, o dilin imlasına hakim olmalısınız, sözcük dağarcığınızı çok iyi geliştirmelisiniz.

17.01.2012 - şiiradamı (evrende bir yerde yazıldı)