Oblomov, Rus yazar GONÇAROV' un Oblomov adlı romanının baş kahramanıdır, ünlü karakteridir. Oblomov; tembel, hiçbir şey üretmeyen, her şeyi boş veren, hazırcı, ukala, yerinden kıpırdanmaktan bile kaçan, bezgin, halsiz, kötümser bir karakterdir. Oblomov, fiziki tembellik yanında zihinsel tembellikte de ön plandadır, öndedir. Sürekli kararlar alıp; kararlarının hiç birini uygulamak için kılını bile kıpırdatmadan yaşar. Hayata ve her şeye karşı tam bir aymazlık ve kayıtsızlık vardır Oblomov’da.
Toplumun Büyük Bölümünü Esir Alan 'Oblomovluk ' bir hastalıktır. Ve toplumun felaketidir...
Etrafınıza iyi bakın. Bu insanlar hemen yanı başınızdalar. Yaşadığınız hayatı sorgularsanız, aslında hepimizin, kendini yenileme ve değiştirme iradesi gösteremeyen, sorgulamayan bu insanların birer kurbanı olduğumuzu görürsünüz.
Hayatının gidişatından memnun olmadığı halde değiştirmek için kılını bile kıpırdatmayan tiplerdir
Oblamovluk bir nevi, var olana, sürene, devam edene tam bir itaat ve kabullenme iradesizliği durumudur.
İçinde ”Bana değmeyen bin yaşasın” anlayışının hakim olduğu bencillik, ben merkezcilik vardır.
Hayata ve hayatın getirdiği her şeye karşı tam bir biat, boyun eğiş de, cabasıdır
Hayatı değiştirmek uğruna bir çaba olmadığı gibi; hayatını değiştirmek isteyenlere karşı bir direnir, moral bozukluğu yaratır
Oblamovluk; bilinçli bir tembellik/atalet halidir. Buna uyuşukluk değil, aksine fazla uyanıklık da diyebiliriz. BAŞKASININ EMEĞİNİN ÜZERİNE YATAR. SEN YAP BEN YERİM..
EĞER OBLAMOVSANIZ:
Oblomovlar hayatta her şeyden şikayet ederler.
her şeyin farkında olursunuz, bir adım ötesini görürsünüz ve hep "bir şey” yapabilecek güçte olduğunuzu hissedersiniz. Ama bir türlü alıştığınız “eylemsizlik” halinden kopamazsınız.
Oblamovluk aynı zamanda, insanın sonunu gördüğü yolda ilerlemek istememesinin getirdiği bir tükenmişlik ve kendini gerçekleştirememe halidir.
OBLOMOVLAR; tıpkı romandaki kahraman gibi, her daim YENİ PROJELER ÜRETİRLER. Ama gelin görün ki bunları BİR TÜRLÜ HAYATA GEÇİREMEZLER. İleri mi atılmalı yoksa olduğu yerde mi kalmalı; bu konuda kafaları sürekli karışık ve kararsızdır.
. Oblomovlar. Sınırsız hayal güçleri, kurulu bir saat gibi işler ama hayaller hiçbir zaman gerçeğe dönüşmez; bir hayal denizinde boğulur. Sürekli bir düşünme ve plan yapma döngüsü içerisindedirler
Ayrıca, başkalarının aklını, YAPTIKLARINI kendilerine mal etme konusunda da üstlerine yoktur. Başarısızlıkları hep başkasının suçudur.
Hemen hemen hepsi, kendilerini aşağılamaktan hoşlanırlar. Ama bunu karşısındaki kişiden ne kadar doğal, içten olduklarıyla ilgili övgüler almak için yaparlar.
.Oblomovlar hayatta her şeyden şikayet ederler. Yaptıkları hiçbir şey içlerinden gelerek değildir. Ne yapıyorlarsa dışsal zorunlulukların dayatmasıyla olur. Bazıları da eyleme geç diyenlere müthiş tepki verirler.
Oblamovler, arşı çıkarlar, çünki kendilerine de iş , sorumluluk düşecektir Onlara ne yapılması gerektiği gösterirseniz de, yanıtları hazırdır. "İyi ama böyle birdenbire olur mu? Bu böyle gelmiş böyle gider."
“Boş ver , yarın yaparım, ne acelesi var, olmasa da olur gibi bahaneleri vardır..”
Karşı çıkarlarlar ama alternatif bir eylemleri de yoktur. Onlara "Peki o zaman ne yapmalı?" diye sorduğunuzda, karşılık veremeyeceklerdir. Çünkü ne yapılması gerektiğini dair en küçük bir fikirleri bile yoktur.
Aslında dünyada olup biten her şeye karşı ilgisizdirler. Duyumsamazlıklarının nedeni kısmen nesnel konumlarından kısmen de ahlaki gelişimlerinden kaynaklanır.]
.Çünkü 'Oblomovlar' bir şey yapmaya alışmamışlardır. Dolayısıyla neyi yapıp neyi yapamayacaklarını tam olarak belirleyemezler. İstekleri hep biçimseldir ve istek olarak kalır..
.Kısacası Oblomovculuk , tam bir tembellik, statükoculuk, doğmatizm, iradesizlik, kişiliksizlik, korku-kaygılarının esiri olmak, gerici bir direniş, kayıtsızlık, aymazlık, bencillik, çıkarcılık, mücadelesizlik, boyun eğiştir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder