En başta hayatın ve insanlık soyunun devamlılığı kadınların en kutsal görevidir -canlılar aleminde bütün dişiler aynı göreve atanmışlar- Onun bu görevini gerçekleştirme yolunda küçük bir nüans olarak yer almaktadır erkekler. Daha sonrası tamamen onun omuzlarındadır.
Öyle 9 ay taşı falan demeyeceğim; bundan daha öte şeyler var. Bilindik sözlerle sahte yüceleştirme eylemi artık etkisini yitirdi. Daha gerçekçi boyutta bakılmalı olaya.
Bir toplumun gelecek nesillere doğru adım atmasının temelinde annelik, dolayısıyla kadınlar vardır. Toplum bireyleri hayata dair ilk bilgileri hep anneden alır. Bu ilk döllenmeyle başlar, doğum sonrası anne sütüyle devam eder, tensel etkileşim, beyinsel etkileşim olarak süreğenliğini gösterir. Her canlı gibi -ki onlardan daha beter olsakta- çocukluktan erişkinliğe anne her daim bizler için hayata karşı büyük bir kaledir.
Rahimden çocukluğa, çocukluktan erişkinliğe uzanan bu yolda, bizlerin hayata karşı tutumu, düşünüş biçimi, daha ilerisi bilişsel gelişimimizin temelinde de o vardır. Yadsınamaz bir şekilde, genlerimizden yaşam biçimimize kadar annemizin bizlere kattığı şeylerle yaşarız.
Toplumun bir parçası olarak yaptıklarımız, görüşlerimiz, tutumumuz bilişselliğimiz toplumun tümünü oluşturan önemli bir parçadır. Biz ve bizim gibilerin genellenmesi, toplumun ana karakterini ortaya sermektedir.
Dün, bugün, yarın kadınların bedenlerinde hamurlanıp, ellerinde şekillenmektedir. Bilinçli kadınların oluşturduğu toplum, bilinçli bireylerden oluşan bir toplum haline dönüşecektir. Bu yüzden, öncelikle kadınlarımızı çok iyi yetiştirmek; geleceğe olan boyun borcumuzdur.
0 yorum:
Yorum Gönder