GÜNCEL ŞİİRİMİZ VE YENİ AKIM : NANOİZM...((...ŞİİRADAMI...))-(makale)
Uzun zamandır şiirle ve edebiyatın diğer dallarıyla içli dışlı olmam itibariyle, bir süredir kafamı karıştıran, beni meşgul eden bir sorun vardı; Türk edebiyatı nereye gidiyor? Özellikle, Türk şiirinin durağanlığı gerçekten içler acısı bir durumdu benim için. Herkes şiir yazıyordu ama, gerçek anlamda şiire bir şeyler katabilenler çok azdı. Üstüne üstlük, şiir kitaplarının hiç satılmaması, yayın evlerinin şiir kitabının adını bile duymak istememeleri de cabasıydı. Hele hele, şiir yazdığını iddia edenlerin enflasyonik düzeye ulaşması, ama hala şiir konusunda söyleyecekleri sözlerin bir şiir boyutunu bulamayacak ya da sayfalar dolusu laf salatası ortaya çıkaracak olmaları çok hazin bir durumdu.
Bende kendimce şiir yazan bir kişi olarak, birazda derin düşündüğüm için bunları kafamda sürekli sorguluyordum. Tabii bunulla birlikte; şiirim kendini arama çabalarıyla didinirken, gerçek anlamda şiirimizin bir zemine oturtulamaması, tutunacak bir dalının olmayışı çok dikkate şayan durumdu. Şiirde bireyselcilik olgusu ve toplumun zaten sürekli bireysel bir yaşama zorlanıyor olması, insanların inatla toplumdan kopup, kendin içlerine kapanmaya zorlanması, çoklu oluşumların vücut bulmasına ve bireysel girişlerin çok cılız kalmasına sebep oluyor. Bu kaotik durumu en azından şiir adına kırmak gerekliliği beni oldukça meşgul etmişti. Bu sebeple sürekli bir arayış içinde, bir o yana, bir bu yana saldırır, bazı zamanlarda da kendime dönüş durumundaydım.
Bir ara, Üçüncü Yeni akımıyla karşılaştım. İncelemem sonucunda, çok sığ, temelsiz bir akım olduğunu gördüm. Üçüncü yenicilerin tek derdi aşk temasıydı. Aşk temasını en sade dille anlatmak gibi ulvi(!) bir amaç edinmişlerdi. Ayrıca “Üçüncü Yeni’de yer alan şâirler, şiirlerini vezinli, yani hece veya aruz ölçüsüyle yazmalıdır.” Denmektedir, peki bunların dışında yazanlar üçüncü yeninin kapsamı dışında mı kalacaklar? Serbest şiir tarzı oldukça gelişti ve çokta fazla takipçisi var, bunu ortadan kaldırmak olmayacak, üçüncü yenicilerde bunu kabul etmeyecek dolayısıyla gene şiirin büyük bir bölümü ortada kalacaktı. Üçüncü yeniciler bu tür yazı ve şiirleride ŞİİRCE ismiyle sınıflandırmaktalar. Yani üvey evlat mumamelesi görecek. Ayrıca şiirin diğer türevleriyle birlikte, serbestte kullanılan devrik cümleleri çok ağır şekilde yermeleride, şiire ayrı bir anlam ve tat katan devrik cümle kullanımına/kullananına haksızlık bence.
Dolayısıyla, şiiri tam anlamıyla iki parantez arasına sıkıştırıp, fazlalıklarını atma taraftarı bir tutum sergilemektedir 3. yeni akımının katılımcıları. Özellikle şiir konusunda şu soruyu sormak geliyor içimdem; şiir etken mi olmalı edilgen mi? Akımların, oluşumların şiir üzerindeki etkileri yadsınamayacak kadar çoktur. Her akım, oluşum kendi şairlerinide yaratır. Bu noktadan bakıldığında, 3. yeni kanımca, edilgen bir şiir yaratma amacı içindedir. Tabi biraz kapsamlı ele alınırsa, üçüncü yeni akımının aslında ikinci yeniye bir tepki olduğu görülecektir ama, gene güncel şiirimizi kapsayacak bir yapıya asla kavuşamayacaktır. Üçüncü yeni akımını başlatanlar; Sefa Koyuncu Ozan Dalgiç, Hakan Aykutlu, Mertcan Yalçin isimli arkadaşlardır. Bu akımı ortaya atarken ne düşündüler bilemem ama, Türk şiiri gibi cüsseli bir edebi yapıya, bu kadar dar kesim bir akım asla olmaz.
Tabi bu araştırmalarım esnasında birçok yeniliğin gün be gün ortaya çıktığına şahit oldum. Bunlara akım demek bile gereksizdi. Şiir yazdığının iddia edenlerin ortaya attıkları ufak tefek cılız sesler; (hececilik, vezincilik, serbestçilik v.b) tamamen kişilerin kendilerini kategorize etmesi olarak adlandırılabilecek şeylerdi. Benimde bir yandan şiir çalışmalarım mutedil şekilde devam etmekteydi. Derken, tuhaf bir isim çıkta karşıma. Teknolojik alt yapımın uzmanlık derecesinin üstünde olduğu için aşina olduğum ama edebiyatla özdeşleşmesi noktasında tuhaf bulduğum birşeydi bu. Yeni bir akımın manifestosu duruyordu karşımda. Akımın ismi NANOİZM'di. Manifestoyu okudum:
"
NANOİST ŞİİR MANİFESTOSU
VE
NANOİZM
Nano ya da nanno kelimesinin etimolojik anlamı Latince nannus kelimesine dayanmaktadır.
Nano kelimesi Yunanca’da nannos kelimesiyle telaffuz edilmiş olup ‘birkaç sözcüğün birleşmesi’ anlamına gelmektedir.
Aynı zamanda fizik ölçü biliminde nano, önüne geldiği birimin milyarda biri anlamında kullanılmaktadır.
Ancak biz nanocu şairler bir hermeneutik yaparak ( yorum bilgisine başvurarak ) bu kavrama doğu-batı sentezi bir etimolojik anlam da yüklemekteyiz. Böylece nano ve nanoculuk kavramlarını Türkçe’mize kazandırmak istemekteyiz.
Bilindiği gibi na ve no kelimeleri Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce gibi doğu ve batı dillerinde ‘hayır, yok’ anlamlarına gelmektedir.
Dolayısıyla biz nanoistler buradan hareketle ‘na ve no’ kelimelerini birleştirerek, nanonun konusunda ve içeriğinde ‘yok yoktur’ diyoruz.
Yani nano kelimesine ‘her şey vardır’ anlamını yüklemekteyiz. Ve yine nano’yu ‘iki yokluktan doğan varlık’ olarak tanımlamaktayız.
Nano kelimesini bu anlamlar doğrultusunda edebiyata transfer ederek, şiir sanatında nanoizm ya da nanoculuk adıyla yeni bir şiir ekolü kurduğumuzu bu manifesto ( bildiri ) ile tüm edebiyat dünyasına duyurmayı uygun görmekteyiz.
O halde nano ve nanoizm ( nanoculuk ) nedir, ne demektir?
Edebiyatta yeni bir şiir ekolü olarak ileri sürdüğümüz nanoist anlayışa göre; şiirin bütününü oluşturan kısımlardan, parçalardan, bölümlerden her birine nano denir.
Nanocu anlayışa göre şiir, bir tek nanodan oluşacağı gibi yüzlerce nanodan da oluşabilir.
Nanoizm ekolüyle birlikte dünya edebiyatında yepyeni bir edebiyat ve şiir anlayışının doğması ve oluşturulması için nano kelimesini, kelimenin yukarıdaki etimolojik anlamlarına dayandırarak;
a-) Şiirdeki estetik anlamı, milyarda bir olasılıkla bile olsa farklı düşündürme ve genişletme yoluna gitmeyi …
b-) Ardı ardına gelen her sözcükle birlikte, şiirin her dizesinde yeni anlamlar ve anlam bağlantıları oluşturmayı…
c-) Eserin her türlü anlamının metne içkin ( mündemiç ) olduğu bilinciyle hareket edilmesini hedeflemekteyiz.
Buna rağmen şiirin değerlendirilmesinde hermeneutik yaparak, şiire ve edebi metne transandent ( aşkın, müteal ) anlamlar yüklenmesinin yolunu da açmak istemekteyiz.
Çünkü biz nanoistler, edebi metinlerde ve özellikle şiirde derin anlamlılığın yanı sıra anlam çokluğu yaratmak istemekteyiz.
Bu bağlamda şiirde anlam genişliği yaratılmasını, şiirin ve edebi metnin tek boyutlu anlamlılığı aşmasını, eserin çok boyutlu, çoğul anlamlılığa taşınmasını nanoizmin en önemli amacı olarak gördüğümüzü söylemek isteriz.
Burada derin anlamlılık ve çoğul anlamlılık kavramlarına yüklediğimiz (irca ettiğimiz ) anlamı ve bu iki kavram çifti arasındaki nüansı (ayrımı ) vurgulamak sanırız yerinde olacaktır.
Derin anlamlılık derken şiirin veya metnin derin ve yüce estetik değerlerle beslenen içeriğinin zenginliğine bir övgü, bir yüceltme yaptığımızı işaret etmek isteriz.
Anlam çokluğu ya da çoğul anlamlılık derken de şiirin, metnin oluşturulmasında ardı ardına gelen her sözcüğün yeni, derin ve farklı anlam içerikleri oluşturacak biçimde; anlamı zenginleştirmesini, derinleştirmesini ve anlamın sürekli beslenmesini anlatmak istemekteyiz.
Nano nitelik taşıyan eserdeki bu çoğul anlamlılığın okuyucunun yorum gücünü, görüş gücünü, hayal gücünü daha da geliştireceği inancını taşımaktayız.
Bu bağlamda nanoizm; şiirde ve diğer edebi-felsefi metinlerde anlam akıcılığını, zenginliği oluşturan düşünce, anlam, duyuş, coşku, imge, sezgi, rezonans ve diğer estetik yaratı biçimlerini içine alan, fenomen ile numeni bir bütünün iki parçası olarak değerlendiren, diyalektik bir sanat kuramıdır.
O halde nanocu anlayışa göre şiir nedir, ne demektir?
Nanocu anlayışa göre şiir; bir varlığı, bir olayı, bir olguyu, bir duyguyu, bir düşünceyi, bir fenomeni örtük ve dolaylı bir anlatımla, imgelerle perdeleyerek estetik bir biçimde dille örtüştürme sanatıdır.
Nanoist şiirin özelliklerini dikkate alırsak bir anlamda şiir, imkansıza ulaşma ve zoru zorlama sanatıdır.
Tarifi imkansız aşk ve zulmün bayrağını yırtan bir isyandır şiir. İnsan özgürlüğünün ve özgünlüğünün şahikasıdır şiir.
Bazen bir öfkenin fışkırması, bazen bir kederin, bir umudun ve bir kaderin küllerinde savrulmaktır şiir.
Öldüğünü yaşayarak yazmaktır şiir. Duyguların ve düşüncelerin kelimeleri bir şimşek gibi çarpmasıdır şiir.
Yine bilinmelidir ki nanoist şiir salt dil ya da sözcük oyunu-oyunları asla değildir.
Aksine nanoizm şiiri salt dil ve salt kelime, hece ya da harf oyunlarına indirgeyen, indirgemeye çalışan letrizm, sözcüklerin kullanımını rastlantıya dayandıran dadaizm gibi ekol ve ekolleri de reddeder.
Bundan sonra da bu yönlü indirgemeci, şiirin değerini ve anlamını düşürücü ekoller oluşursa, onlara karşı da nanoist bir duruş sergileyeceğimizi bildirmek isteriz.
Bilinmelidir ki nanocu şiir, edebiyat ve felsefe anlayışı her türlü indirgemeci yaklaşımın karşısındadır.
Çünkü nanoculuk en küçük ayrıntıyı düşünerek eseri parçalamayı değil tam tersine eserdeki tüm anlamları düşünerek edebi, felsefi ve sanatsal metnin diyalektik bütünlüğünü anlamayı ve eseri bu bütünlük içersinde değerlendirmeyi temel prensip olarak görmektedir.
Dolayısıyla nanocu şiir yöntemi, her sözcüğün yan yana, alt alta gelmesiyle oluşan, ilmik ilmik işlenen ve kendi içersinde diyalektik akışla sürekli kendini besleyen, sürekli ilerleyen bir yöntemdir.
Nanoizmin sanat, toplum ve değer anlayışı nedir?
Nanoizme göre, sanatın kendinde bir değeri her zaman vardır. Ancak sanatın bu değeri kişinin ve toplumun estetik algılayışıyla diyalektik bütünlüğe ulaştıkça yücelik kazanır.
Nanocu sanat kuramı, bir eseri estetik eser yapan tüm kriterleri birlikte ele alır ve bu kriterlerden hiç birini diğerinden daha az önemli ya da daha çok önemli olarak görmez.
Nanoist şiirin biçim ve içerik özellikleri nelerdir?
Nanocu şiirin estetik görüntüsünde sadece şiirin adı- estetik görüntü açısından güzel göründüğü ve kendisinden önceki, sonraki şiirden ayırmak için- büyük harflerle yazılır.
Şiir içersinde özel adlar da küçük harfle yazılır ve özel adların alacakları ekler, şiirin adında bile, kesme işaretiyle ( apostrof ) ayrılmaz.
Bu bağlamda nanoculuk, ‘şiirde’ ortaya konulan veya konulacak olan eserlerin anlamını, kullanılan her sözcükle derinleştirmek ve genişletmek istediği için, noktalama işaretlerinin tümünü reddeder.
Çünkü nanoizm, yazarın ve okurun sanatsal metne daha çok, daha özgür anlamlar yüklemesini kendine ilke edinmiştir.
Nanoculukta şiirin uzunluğu- kısalığı, sonat, haiku, dörtlük veya diğer herhangi bir şiir türünde-ekollünde olan dize sınırlaması ve hece ölçüsü zorunlu bir kriter değildir.
Dolayısıyla nanocu şair, şiirinde dize sayısını ve kafiye uyumunu şiirin akışına göre, kendi şairlik gücüyle ortaya koymakta serbesttir.
Nanocu şiir anlayışında, şiiri herhangi bir konuyla sınırlamak düşünceyi sınırlamaktır. Bu yüzden nanoculukta şiirin konusu her şeydir.
Nanocu şair, şiirlerinde estetik değeri düşürme ihtimali olan, içgüdüsel-psikolojik çağrışımlar yaratacak sözcükleri, nanocu estetik anlayışa uygun bulmadığı için, kullanmaz.
Çünkü nanocu şiir kuramının her türlü etik kriterinin temelinde estetik değer yatmaktadır.
Yani biz nanoistlere göre; estetik olmayan, etik değildir. Bundan dolayı estetik değer taşımayan bir yaratma biçiminin nanoculukta yeri yoktur.
Nanocu şiirin yapısına göre; ardı ardına gelen her sözcükle değişen dil, anlam, düşünce, imge, sezgi zenginliği, ritim, harmoni, rezonans ve akış halinde bir müzikalite oluşturmaya gayret göstermek…
Her dizenin ‘en az son sözcüğü’ ile, ardından gelen dizenin başı arasında bağlantıyı sağlayan sözcüklerin zikzaklar çizerek, nehir gibi kıvrılarak akan bir estetik anlam oluşturmasını sağlamak…
Bu estetik akışın olabildiğince ‘duygu, düşünce, coşku akışı oluşturmasına, anlam çokluğu yaratmasına ve estetik duyuşla ifade edilmesine olanak tanımak’ nanocu şiirin biçim ve içerik özelliklerini gösteren en önemli unsurlardır.
Tüm bunları şiirin parçalarını oluşturan her bir nanoya estetik zorlama yapmadan, estetik hissedişin akışıyla, yine olabildiğince uygulamak nanocu şiirin temel yapısını ve diğer şiir anlayışlarından farkını oluşturmaktadır.
Çünkü nanoist şiir, şairin ayak izlerini, parmak izlerini, ruh izlerini taşıyan psiko-estetik duyuşa ve diyalektik akışa dayalı şiirdir.
Bundan dolayı nanoist şiir anlayışı mekanik, ruhsuz, yapmacık şiir anlayışını reddeder.
Nanoizmin dünya görüşü nedir?
Nanoist şiir kuramı, evrensel insan haklarını ve özgürlüğünü sanatsal ve felsefi ilke olarak kabul etmektedir.
Nanoizm, toplumsal değerleri ve toplumsal gerçekliği onurlu bir duruşla, estetik bir dille ifade etmeyi kendisine amaç edinmiştir.
Nanoizm, hayata yürekli tarafımızdan bakan ve emperyalizme karşı mücadele eden omurgalı insanın dünya görüşünü, sanat alanında temsil eden bir şiir ekolüdür.
Ve yine nanoizm; özellikle faşizmin sözcülüğünü yapan İtalyan kökenli-merkezli, tarih bilincinden mahrum fütürizmin yüz yıllık totaliter kuşatmacı geleneğini, zamanın üç boyutunda at koşturan nanoist sanat devrimiyle sonlandıran hümanizmanın evrensel zaferidir.
Sonuç olarak; bu manifesto ile birlikte dünya edebiyatında ve şiir dünyasında nanoizm adıyla yeni bir şiir ekolünün doğduğunu sizlere müjdelemek istiyoruz.
Bundan sonra nanoizmin daha da zenginleşmesi ve gelişmesi için nanocu yöntemle şiir yazacak olan şairleri, nanocu ekolün temsilcileri olarak aramızda görmek istiyoruz.
Bu ekolün manifestosuyla hareket eden ve edecek olan şairlere aramıza hoş geldiniz diyoruz.
Önümüzdeki sürede yayınlayacağımız şiir kitabımızla nanocu manifestosunun içeriğine uygun tarzda yazılmış şiirlerimizi bütünlüğü içersinde sizlerle paylaşacağımızı da bildirmek istiyoruz.
Eğer nanoist şiir ekolüyle dünya şiirine bir nano büyüklüğünde katkı sağlamayı başarırsak kendimizi bahtiyar sayacağız.
Dolayısıyla bu manifesto ile tüm edebiyat, sanat ve felsefe dünyasına doğum günümüzü 22-ARALIK -2007 tarihi olarak ilan ediyoruz.
Saygılarımızla…
Nanoist Şairler Adına
Umut Yaşar ABAT
"
Evet, manifesto buydu. Akımın lideri U.Yaşar Abat’tı. Okudum. Bir daha okudum. Döndüm kendi şiirime baktım yeniden. Sonuç olarak şunu gördüm, benim şiirimin uzun zamandır aradığı kıspet işte buydu sanırım. Şiirimin nanoizmle benzeş olması, ona bir anda ilhak etme isteği duyduğunu hissettim.
Artık, Türk şiirinde yepyeni bir akım var; NANOİZM. Manifestosunda da belirtildiği gibi, nanoist şiir, edebiyata konu olacak her şeye kucak açan bir akımdır. İmgesel anlatımın edebiyat alanında sürekli bir sığıntı gibi kalması artık son bulacak, şiirlerinde imge kullanan şiir yazarları hakir görülmeyecek. Gerçek olan bir durum varsa, imge asla şiirden, şiir imgeden soyutlanamaz. Poetika olarak bir sözcüğe bir sürü anlam yükleyen imgeli yazanlar, okuyanı yoğun olarak düşünmeye, irdelemeye, araştırmaya yönelttikleri için, derinlerinde haklı bir öğreticilik barındırdığı için bazıları tarafından sürekli eleştirildi. Ama şiirin özü, düşündürerek öğretmek, öğreterek düşündürmektir.
Merhaba nanoizm, merhaba şiirin yeni akımı. Edebiyat çevrelerinden nasıl yorumlar yükselecek şu an için bilemiyorum ama, bence Türk şiiri bu limanda oldukça derince soluklanacak.
ŞİİRADAMI ( 09/08/2011)
About author: siiradami
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder