Asi İsyan... ((...şiiradamı...))


vuruyorum sensizliği
gecenin gizemiyle
gözlerinin ortasından.
seni alan karanlığı
siliyorum dünyadan
gözler artık
karanlığa gömülmeyecek
benki ayrılıkların
yıkamadığı
sevda yıldızlarının
amansız fedaisi
gömeceğim artık
ayrılıkları
geceyle aynı mezara
kimse ağlamayacak
sevdiğinin ardından
kimsenin dili yanmayacak
sonuna nokta
konmamış aşklardan.
ve kimse umursamayacak
gündüzlerinde geceleri

şiiradamı

0 yorum:

NEFESİMİ SENDE UNUTTUM. ((..şiiradamı..))

Nefesimi Sende Unuttum


Sensizliğimin adını çizdim,
Nefes almayı yasakladım ciğerlerime,
Güllerime açmayı.
Çaresizliğin kollarında biçare
Sefil bir adamım.
Yorgun bedenimi
Gözlerinin gölgesine gömüyorum.
Git şimdi,
Şafaklar sensizliği aydınlatırken
Nefesime nokta koymalıyım.
Dudakların fısıldamasın sakın
İçinde ben olan cümleleri.
Kırgınlıkları bir kenara bırak
Düşün kan akıtan ağlayışlarımı.
Sessiz şehirlerin sessiz sokaklarına
Terk ettim bütün hatıralarımı.
Git şimdi!
Yorgun cümlelerim usandı anlatmaktan
Hırçın sevişmelerimizi.
Her gecenin sabahına
Kan revan içinde uyanan yüreğim
Issızlığın ortasına düştü sensiz.
Ağlatma, anlatma yeter…
Git şimdi!
Ölü bir çınarın gelgesine gömerek
Benli tarafını…
Git!!!
............şiiradamı

0 yorum:

BAZEN İSTİYORUM...((şiiradamı))

BAZEN SUSMAK İSTİYORUM
KIZGIN KIŞ GECELERİ GİBİ.
BAZEN DİNLEMEK İSTİYORUM,
ÇAĞILDAYAN BİR ÇAĞLAYAN GİBİ.
BAZEN AĞLAMAK İSTİYORUM
YORGUN ÇÖLLER GİBİ.
BAZEN HAYKIRMAK HERŞEYİ
BİR BOMBA İNFİLAKINDAKİ ÇOCUK GİBİ
BAZEN İSYAN EDESİM GELİYOR
DÜNYANIN ÇİVİSİNİ SÖKMEK GİBİ.
BAZEN HİSSETMEK İSTİYORUM
RUHUMDAKİ GÖRÜNMEZ SIZI GİBİ
BAZEN AŞIK OLMAK İSTİYORUM
KALEM KUTUNDAKİ KIRMZI KALEM GİBİ
BAZEN MAZİ OLMAK İSTİYORUM
YIRTIK BİR KAĞITTAKİ SÖZCÜK GİBİ
BAZEN BİR SÖZ OLMAK
KULAKLARDA PASI KALMIŞ GİBİ
BAZEN DİNLEMEK İSTİYORUM
SÜKUTU DUDAKLARINA MÜHÜRLEMİŞ GİBİ
BAZEN GİTMEK İSTERİM
ROTASI BELİRSİN BİR GEMİ GİBİ.
BAZEN SAHİP OLMAK İSTİYORUM
BAŞI BOZUK BİR DELİ GİBİ.
BAZEN YARIŞMAK İSTİYORUM
VARACAĞIM HEDEFİMİ BULAMAMIŞ GİBİ
BAZEN SEN OLMAK İSTERİM
SENİN OLAMADIĞINI GÖRÜĞÜM GİBİ
BAZEN KENDİM OLMAK İSTİYORUM
SİLİNMİŞLİKLERDE KAYBOLMUŞUM GİBİ
BAZEN FARKINDA OLMAK İSTİYORUM
GÖZLERİMİZİN GÖLGESİNDEKİ GERÇEK GİBİ
BAZEN İNSAN OLMAK İSTİYORUM
SOYU TÜKENMİŞ EN EŞSİZ YARATIK GİBİ....şiiradamı

0 yorum:

KORKU YORUM...((...şiiradamı...))

sev beni - burcak durak by siiradami on Grooveshark




BABA KORKUYORUM
             GECE DOLDU CEPLERİME
                             YILDIZLAR NEREYE GİTTİ
                                              GÖLGENİ KAYBETTİM
                                İNSANLAR ACIMASIZ
             DURDUKÇA DİBE BATIYORUM
BABA, SEVGİN NERDE?
*
ORDA MISIN ANNE?
             KARA KARANLIĞIN İÇİNDE
                         ELLERİNİ DOYASIYA ÖPEMEDİĞİM
                                                   ÇİÇEKLERLE BEZEYEMEDİĞİM
                         YABANCI KUCAKLARDA ÖZLEDİĞİM
            KIRGIN AŞKLARIMI ADADIĞIM
AĞLIYOR MUSUN ANNE?
*
YÜRÜYORUM, FANİ VARLIĞIMLA KOL KOLA
                            YOLUMUZ NEREYE GİDER BİLİNMEZ
                                              YABANCILIĞIMIZ ADIMLARIMIZDAN OKUNUYOR 
                                                                        BASTIĞIMIZ TOPRAK NEFRET KOKUYOR 
                                               TUT ÇOCUK DÜŞLERİMİN ELLERİNDEN
                              ONLAR SENİ TANIYOR, SEN GÜVENSİN
AĞLAMALARIMI TEK TEK MUSALLAYA YATIRIYORUM
*
BIRAK YAŞANILMAMIŞ YARINLARIMI, KİTABIMIN AYRACINA.....şiiradamı

0 yorum:

SÜRGÜNÜM - (zamansız mısralar) ... ((...şiiradamı...))


ÇEKİP GİTTİ SÜRGÜNLER
GİTTİ ÖLÜMÜN KUCAĞINA
YANLARINDA ÇOCUK YARINLAR.
HAYDİ ÖLDÜRÜN BENİ
HERŞEYDEN KUTLU BUDUN'UM.
AVUÇLARIMDA ŞIMARTILMIŞLIKLARIM
GECEYİ İNTİHARA SÜRÜKLÜYORUM
YILDIZLARA ASIYOR KENDİNİ
CEPELERİNDE DELİ BİR GELECEK
SONBAHARIMA BEŞ KALA
ÜTÜLÜYORUM BÜTÜN GEÇMİŞİMİ
YANILSANMIŞ YARINLARA RAĞMEN...şiiradamı

0 yorum:

GİT İŞİNE BE KADIN...((...şiiradamı...))

yorgun by siiradami on Grooveshark

GİT İŞİNE BE KADIN;
AŞK DEYİP, GÖZÜME PARMAĞIN SOKMA.
HANGİ ZAHİRİ, ÜŞÜYEN NEFESİMİ ISITIR
OLMAYAN BEDENDE HANGİ RUH EĞLENİR?
GİT İŞİNE BE KADIN;
YEDİĞİM DARBELERE BİRİNİ DAHA EKLEME.
YORGUNUM KANAYAK YÜREK TAŞIMAKTAN
YALANCI DİLLERE PELESENK OLMAKTAN.
GİT İŞİNE BE KADIN, GİT DELLENDİRME BENİ...şiiradamı

0 yorum:

Ah Be Aysel.. ((...şiiradamı...))

Ah be Aysel! ahh!
Atilla İlhan;
'Aysel git başımdan' derdi;
Ben ona gülerdim,
sen çekip gittin,
ben şimdi ağlıyorum.
Ah be Aysel, ah...
iki elimi sinemde bıraktın.
gözlerim yollarda tarumar,
yüreğim sensizlikte perişan.
Ah be Aysel, ah! ....
Bir yıldırım girdin
soyut hayatıma.
Bir anda herşeyim oldun
aşkı yüreğime doldurdun.
Ama aniden,
hiçbirşeyken
çekip gittin,
neden?
NEDEN?
Ben şimdi ağlıyorum,
yüreğim ağlıyor.
Ah be Aysel, ah! ...
şimdi ben
annesini kaybetmiş
bir kedi yavrusuyum.
kuytu köşelerde
mahsun, aç, bilaç...
bir köpek hırıltısı gidişin,
ve bir yürek tüpürtüsü.
korku heyelanı,
terkediş çığının altında bıraktın
şu öksüz bedeni.
Ah be Aysel Ah....
kör bir kurşuna kurban ettin
senin için atan bu yüreği.
SEVGİYE AÇIM DERDİN,
SANA OLAN SEVGİYİ
KENDİ ELLERİNLE KATLETTİN.
Ah be Aysel, ahh! ... şiiradamı

0 yorum:

KADINLARIM...((..şiiradamı..))

Kadınlarım vardı
Hepsi birer rüyaydı
Kimisi eşsiz bahardı
Kimisi el değmemiş fırtınaydı.
Gül olup açtım kimisinde
Kimisinde devrilen bir dağdım.
Sürülmemiş tarlaların çoraklığı gibi
verimsizliğine vurulduklarım oldu.
Buğulu bir kadeh şarap misali
Sarhoşluğunda kendimi bıraktıklarım.

Kadınlarım vardı
Herbiri sanki birer güneşti
Aydınlıklarını karanlığıma saçtıkları
Aciz bedenimin ışık şelalelerinde yıkandı.
Bilinmedik kelimelerde anlattım
Varlıklarında cenneti yaşadım.

Kadınlarım vardı
Hepsi kaf dağında melekti.
Masallarıyla büyüdüm bir zaman
Hikayelerime aldım en şuh halleriyle
Anason kokusunda saçlarını yıkarlardı
Dudaklarında ab-ı hayat taşırlardı
Sürgün bir hayatı mesken kıldılar
Uğrumda hiç ağlamadılar
Yasımı tutup, ufukları parçalamadılar.

Kadınlarım vardı
Hepsi ayrı birer rüyaydılar...şiiradamı

0 yorum:

AŞK KADINA YAKIŞIR...((..şiiradamı))

Yastığımın altında biriken yalnızlıklarım var
Sen ile son bulacak niceleri
Yüreğimin atışı değişecek nefesinle
Seni yazarken kendimi anlatacağım
Dilmden yaradanla bir çıkacak adın
Gecikmiş baharların tomurcuğu olup
Taze güneşlerin bağrında açacağız.
Unutulmuş gecelerde sevişip
Tatlı utançların kapladığı gözlerle bakacağız.
Haykıracağız
Seni seviyorum derken
Titreyecek bedenler ve kentler
*
Kadınım, yıllarımı sensizlikle doldururken
Geleceğin ümidini koydum her boşluğuma
Yıldızlara anlattım seni; daha görmeden yüzünü
Kollarım bedeninin hasretine dövmeli
Haydi çık gel gözümün daldığı noktadan
Coştur şarkıları şiirleri, seni anlatsınlar
Bülbül, gül, tüm sevdalılar kıskansınlar
En coşkun tangoda sarayım düşlerini
Loş ışıkta sarmaş dolaş yeni yaşamla
Özlemlerimin ördüğü duvarlarım yıkılsın
Küskün sesim seninle patlasın her yanda
KADINIM, SEV BENİ, YAŞAM COŞSUN AŞKINLA...şiiradamı

0 yorum:

HER YERDEKİ HERHANGİ BİRİNDEN FARKSIZSIN...şiiradamı

Özlemelerin acemisiyim, gidişinde vuruldum sol yanımdan. Bilemedim ne yapacağımı, ağlamalımıydım, gülmeli mi?

Tüm yaşanmışlıklarımız geçti gözümün önünden, gülüşün, tatlı konuşmaların, güzel mimiklerin. Hayatımın bütün boşluklarını bir anda dolduruşun. Yokluğunun boşluğunda ne yapacağımı düşündüm. Tam sana alışmışken, varlığına sarılmışken, hayatın acılarını varlığınla tatlandırmışken, bu sebepsiz gidişin ölümün diğer şekli oldu benim için.


Ne ağlayabildim, ne sevinebildim. Kötü bir karamsarlığın orta yerinde, gözlerinle, hayalinle başbaşa kaldım. Dondurucu bir sensizlik sardı bütün bedenimi. Yokluğunun vurgunu bütün organlarımı uyuşturdu. Benden ilk kopan yüreğim oldu. Yokluğuna kesilmiş yüreğim, düşlerime düştüğü an tuz buz oldu. Ben artık ben değilim..


İnanmıyorum artık ne sana, ne başkasına. Hiç bir göz bana hiç birşey anlatamıyor. Yalnızlığımla nikah tazeledim gidişinle, yeni bir karanlık çektim üzerime. Kendi cehennemimde kendi cezamı çekiyorum. Sana aşık olmamın karşılığı, düşsüz uykular, karabasan geceler, ağlamalara boğulmuş boş oda.


Farklılığın farkımdı, farksız birisi oldum sayende. Artık sende benim için heryerdeki herhangi birinden farksızsın.

şiiradamı

0 yorum:

Asi İsyan ...şiiradamı


vuruyorum sensizliği
gecenin gizemiyle
gözlerinin ortasından.
seni alan karanlığı
siliyorum dünyadan
gözler artık
karanlığa gömülmeyecek
benki ayrılıkların
yıkamadığı
sevda yıldızlarının
amansız fedaisi
gömeceğim artık
ayrılıkları
geceyle aynı mezara
kimse ağlamayacak
sevdiğinin ardından
kimsenin dili yanmayacak
sonuna nokta
konmamış aşklardan.
ve kimse umursamayacak
gündüzlerinde geceleri

şiiradamı

0 yorum:

Keşmekeş ...şiiradamı


Hanidir
içindeyim
keşmekeşin.
Ve ellerim ter,
gözlerim yaş dolu.
Yolları arşınlarken
insanlara rastlarken
omzuma değen
omuzlara değerken,
keşmekeşin
keşme-keşliğini gördüm.
çöp bidonlarında
yaşam azıkları
kıyıda köşede
atılmış can'lar
canları taşıyan
bedenler.
Bedenler,
pejmurde,
ölgün,
hüzünbaz,
acı gülümsemeli.
Titrek
tinerle keşlik.
Bir şişe
şarap pahasına
elde kan.
Revan yaşamlar.
Hanidir
içindeyim
keşmekeşin.
Sömürenle sömürülen
dövenle, dövülen.
Kısacası
sen ve ben
olan yaşam
keşmekeş

şiiradamı

0 yorum:

AKLINA DÜŞECEĞİM...((şiiradamı))


AKLINA DÜŞECEĞİM
UMMADIĞIN BİR ZAMANDA.
TİTREYECEK ZAMAN,
SARSILACAK HATIRALAR.
ÜRKECEKSİN GECE NEFESİMDEN
AĞIR BİR SANCIYLA DOĞURACAK
BAHAR TOHUMLARIMI.
GÖZYAŞLARIYLA SULANACAKLAR
KİMİNE DİKEN, KİMİNE GÜL AÇACAKLAR.

AKLINA DÜŞECEĞİM
DELİLİK ANLARI GİBİ
CESET KOKUSU KELİMELER
DÖKÜLECEK DUDAKLARIMDAN.
TOPRAĞIN SERİNLİĞİNE BIRAKACAĞIM
BENDE AÇTIĞIN YARALARI.
ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA KARANLIK YUTACAĞIM
SENİ KUSACAĞIM VEFASIZLIĞINLA.

AKLINA DÜŞECEĞİM
ÖLÜMÜNÜ DÜŞÜNDÜĞÜN ZAMANDA.
YATAĞIN BUZ KESECEK
TENİN YORGANINA YAPIŞACAK
ÜMİTSİZCE UZANAN ELLERİN
BOŞLUĞA SARILACAK
ANLAYACAKSIN, SUSACAKSIN.
İNKARINI UMARSIZCA
AKAN YAŞLARINA YAZACAKSIN..

şiiradamı

0 yorum:

YALNIZLIĞIMIN AĞITI...((...şiiradamı...))

YALNIZLIĞIN YÜRÜDÜĞÜ
SOKAKTA YÜRÜYORUM.
TUTMUYOR DİZLERİM, TÖKEZLİYORUM.
TUTUNDUĞUM HİÇ BİR YER
TAŞIMIYOR VARLIĞIMI.
ISLAK TAŞLARIN, KEKRİMSİ KOKUSU
YAKIYOR GÖZ BEBEKLERİMİ.
TUHAF, OLMAYAN ŞEYİN
AĞIRLIĞINI HİSSEDİYORUM.

YALNIZLIK YANI BAŞIMDA
ÇİRKEF BİR SEVGİLİ GİBİ
YAPIŞMIŞ YAKAMA. KORKUYORUM.
KORKU, NEYE YARAR Kİ;
KENDİMİ BIRAKIYORUM
EMANETÇİ DÜKKANINA.
YARINA BİR ÜMİT ALMAYA
DESTEK ESKİ ESKİTMİŞLİKLER.

SIĞ BİR GECENİN SAHİLİNDEYİM
GÖKYÜZÜ AY İLE KARANLIĞA GÖMÜLÜ.
KÜSKÜN BİR SÖZCÜK ÖRTÜYOR ÜZERİMİ
KARANLIK DALGALANIYOR,
ÇARPIYOR SÖYLENMEMİŞ SÖZCÜKLERİN
TARUMAN SAHİLLERİNE.
BİR ÖLÜYLE KONUŞUYORUM KENDİMİ
ATIP TUTMALARDAN YAKALIYORUM
BEN ŞİMDİ BİR AVUÇ TOPRAĞIM.

BAĞIR ÇAĞIR ŞİMDİ YALNIZLIK.
TÜYLERİM ÜRPERMİYOR VARLIĞINLA
NEFESİMDE TÜTSEN BİLE
SENLİ SENSİZLİĞİMİ SOYUNUYORUM.
HAYKIR, YIRTIN, KAYBETTİĞİN İÇİN BENİ
YALNIZLIĞIM, HER ÇOĞUL CÜMLEMİN
BİRİCİK TEKİL KİŞİSİ OLDUN BUNCA ZAMAN.
BİLİYORUM, SANA ÖLÜYORUM AMA,
ARTIK SENSİZLİĞE GÖMÜLÜYORUM.

BENİM YALIN, SESSİZ, ÇIĞIRTKAN YALNIZLIĞIM.

ŞİİRADAMI

0 yorum:

SEVMEK SENİ (şiiradamı)


Sevmek seni, yeni gün gibi.
her nefes alışımda,
güneşin sıcağını
her duyumsayışımda,
varlığını varlığım bilip
sarılmak doyasıya

Sevmek seni, su gibi.
ciğerlerimi serinletmek
dudaklarımda serinliğini
tenimde varlığını hissetmek
en duruluğunla dokunmak
sana doymak sana kanmak

Sevmek seni, umut gibi.
hikayelerime seninle başlamak
yaşanmışlıklarımda bulmak
özlemlerimi sana bağlamak
içimde varlığını açtırmak
hayatın anlamı yapmak.

Sevmek seni, yaşam gibi.
dün geçmiş olsada, saklamak,
bugünü doyumsuzca yaşamak
yarınlara yenilikler hazırlamak
her günü sevgiyle imzalamak
gözlerinle hep yeniden doğmak

Sevmek seni, sen gibi.
aldığın nefes olmak
dokunduğun gül
gülünde koku
kokunu taşıyan ten
seninle sende kaybolmak
şiiradamı

0 yorum:

DİYORSUN Kİ...((şiiradamı))


Diyorsun ki, sensizliğe yıkandım bu şehirde
ağlanmamış yalnızlık kalmadı gerilerde
ve her haykırışım anason kokulu sarhoşluktu
suskunluğun denizinde çırpındı gözlerin
bir damla gökkuşağı çöreklendi avuçlarına...
*
Diyorsun ki, her yalnızlık ayrı romandır
kahramanları birer cin ali olan.
kırılmış gururların üzerinde bir orman
ormanın kuytusunda elden düşmüş insan
param parça uykulardan arta kalan.
*
Diyorsun ki, hayat oyununda ütüldü misketlerim
Şarap gölgesine düşmüş bakışlarım
gün vurmaz sözcüklerime, üşürler
kaybettiklerimi kazanmam imkansız bilirim
ne misketlerim, ne bakışlarım umurumdadır.
*
Diyorsun ki, sensizliği eskiciye verdim
iki mandal bir maşrapa ederine
mumları yaktım oturduğun sandelyede
gidişine içtim karanlığı kana kana
şimdi vurgun yemiş bir yakamozum...
şiiradamı

0 yorum:

KADININ GİZEMLİ DÜNYASI...((şiiradamı)) - Deneme

Kadının Gizemli Dünyası


şiiradamı
*Her kadının kendine ait bir dünyası vardır. Bu dünyada, kadının canını sıkacak, gecelerini buhranlı hallere çevirecek hiç birşeye yer yoktur. Yalnızlığı dışında.

* Kadının evi bütün dünyasıdır. Tam anlamıyla kalesidir. Halısından, yatağına; yatak örtüsünden, perdelerine; mutfağından, banyosuna; çocuk odasından, salonuna... Öyle bir dünyadır ki; her yerine, kadının ruhu, kokusu, bakışları, yüreği, yer yer göz yaşları, yer yer de kahkahaları sinmiştir.

* Bir kadının dünyasını sıradan sözcüklerle kurulmuş cümlelerle anlatabilirsiniz ama, o dünyanın içine girmeden gerçekten hissedemez, anlayamazsınız. Anlamak için, o kadının kalesine giriş vizesine sahip olmanız gerekir. Bu vizeyi almak ise en zor şeydir. Bu kalede bütün naifliğini, mahremiyetini, hüzünlerini, sevincini birebir yaşama şansına nail olursunuz. Kadını tanımak adına, bulunmaz bir hazinedir aslında bu.. Ve kadın bu hazinenin varlığını bile sizinle paylaşıyorsa anlayın ki, onun için çok özel bir insansınız demektir. O'nun ya çok sevdiği bir dostu, ya da yüreğini verdiği sevgilisi, aşkısınızdır. Bu özelliğinize iyi sahip olmalısınız...

* Kadının dünyasında dikkat etmeniz gereken tek birşey vardır; kesinlikle hoyratça onun düzenini bozmaya yeltenmeyin. O'nun düzenine saygı duyduğunuz sürece, daha çok saygı duyulursunuz, güvenilirsiniz. O'nun tek varlığı olan bütün mahremiyetinin gizlendiği kalesindeki (evindeki) düzeni kurmak onun tüm zamanını almıştır. Halıları, koltukları, perdeleri, banyo aksesuarları, yatak odası enstrümanları, süs eşyaları, tabloları, kitapları kendine ait bir düzen içindedir. Hatta takıları ve makyaj malzemelerinin düzeni çoğu zaman göz kamaştırıcı olabilir. Bu düzen ise, kadının iç expresyonudur (dünyasının dışa yansımasıdır). Bu dünyayı iyi gözlemleyin. Bu dünya içindeki her unsur kadın hakkında ufak tefek teferruatlar gizlerler. Bu teferruatları görüp, düzgün okuyabilirseniz, anlayın ki, o kadının ruhunu okuyorsunuz demektir. Hele anladığınız gibi kadını sever, bunu gösterirseniz; onun ruhunu okşadığınızın resmidir...

* Bir kadının dünyası herşeyi ve en masum alanıdır. Bu kadın toplum içinde hangi konumda olursa olsun. İster doktor, ister akademisyen, ister temizlikçi, ister fahişe, ister sekreter, isterse ev kadını. Hepsinin kendine özgü çizgilerle çizdikleri bu dünya anlatılırken asla sıradan sözcüklerle anlatılamaz. Mutlaka o sözcüklerde ona ait birşeyler vardır. En basitinden o kadının kokusu siner mürekkebinize.

* Her kadının evi, gizli ama bilinen mabedidir aslında. En uhrevi tapınmaların mekanıdır. Tanrılaşmasının (her kadın yarı tanrıdır) kutsal ayiniyle, mabedinde insan kimliğinden soyunup, duru nur kimliğine bürünür. O, Allah'ın insana bahşettiği en büyük mucizenin eseri ve taşıyıcısıdır aslında.

*Peri masalının en gizemli yerleridir kadınların dünyası. O yerlere girerken sevgi efsununa mutlaka sahip olmalısınız. Yoksa ya kendinizden olursunuz, ya da bir perinin büyülü dünyasına zarar verirsiniz.....

şiiradamı


1 yorum:

İZAHSIZ...((şiiradamı))

Mel'un bir öksürük sanki bu(yokluğun)
Eriyip tüketen azar azar
Lumpen bir tüketici
İzi sırrı kalmadan ezen
Hayatın felsefesini içip
Ağzına süslü laflar konduran
*
Susma, dilinden dökülsün
Eşsizliğine dair güzel sözcükler
Nedimesi olduğun sevgiye dair
İncinmesin düşlerde yaşayan
Sessizliğine açmış çiçekler
Ezber bozan bir sevdanın
Varisiyiz ya biz
İzafi yaşanmışlıklardayız
Yordamın yorulduğu aykırılık
Oynak acılı volkan patlaması
Rızasız özgürlüğün bedelsizliği
Uçuyorum sana sevgili
Meleklerin kıskandığı nurluğuma
şiiradamı

0 yorum:

ZAMANIDIR...((şiiradamı))

Şimdi göçmek zamanıdır
dostlar.
Bu savaş için
diğer diyara.
Şimdi dermek vaktidir,
sevdalının
gözyaşlarını,
ayrılığın iktidarını
sonlamak için.
Gül renklerinden
yarını yazmak zamanı.
Her yanık bakışa
bir marş yazmak,
türküler çığırmak
ozanların kırık tellerinden
geçit vermez dağlara.
Yüreği dağlamak zamanı
yeni doğan bebenin
gülüşünde açan güneşlerde,
taze süt kokan benzinde.
Vurmak zamanı
sözlerin örsünde
haksızlığın tepesine
Hakkın balyozuyla.
Şimdi ölmek zamanıdır
dostlar.
sevdamızın terkettiği
kıraç diyarlarda.
ONSUZLUĞA YENİK
DÜŞMEMEK ADINA...şiiradamı

0 yorum:

TEK KİŞİLİK PİYES...((şiiradamı))



Gidiyorum dediğimde mi biterim,
Bittin dediğinde mi?
Yaşam bu, iki nokta arası
kısacık bir çizgi fezada.
Işıklı, ışıksız, yelkenli, rüzgarsız,
düzensiz, izansız, insansız,
vefasız, ustasız.
*
Gözlerini bana verir misin?
*
Unutulmaktır aslında koyan
Ölmek, toprak olmaktan.
Yaşarken çürümekten
daha kötü değil ölünce...
Dağları devirsen üzerime,
dünyayı çevirsen tersine,
ay'ı diksen gölgeme,
ne yazar ölüm ötesinde...
*
Ya bittin de, ya bittim diyeyim,
Bu süreçsiz maceranın
son noktasına erişmek üzereyim.
Bir elimde saman yolu,
bir elimde senin yolun.
Yönümü şaşırtan bir pusuladayım.
Yaşanmışlıklarda yaşamak
en güzel tebessümlerle ne hoş.
Sevgilinin teninde ter olmak.
Yazmak, yazamamak, yaşayamamak.
Sustuğum yerde kopan fırtınalarım.
*
Beni nefesinde tutar mısın?
*
Ya gönder, ya gideyim.
Tutma beni beyninin uçurumlarında.
Yalnızlıkları büyüttüğüm saksılarım
hayatımın en güzel saklıları
yazmadıklarımın suçluluğunu taşıyorum
belki masal gibi yaşamak ve yazmak
gibi gireceğim toprağın karanlığına.
*
Bana ellerini verir misin?
*
Ya öl de, ya öleyim.... şiiradamı


0 yorum:

MİLİTAN ŞİİR...((..şiiradamı..))

ben sözcüklerin dağına çıkmış
aykırı sözlerin militanıyım.
söz cephaneliğim tıka basa
döküldü dökülecek şiirlerim
yobaz beyin taşıyanlara. aldırma..
gün doğmadan, şiirin zaferidir doğacak.
ağlama kitap, ağlama kalem
hiç bir mahpusluk tutamaz düşüncemizi
bileklerimize demir parçası geçsede
mısralarımız ebediyetin evladı.
kendimizceyiz, bencileyinceyiz
söz söyleriz, isyana yelteniriz
dağlarımıza salarız türkülerimizi
duyan bir kulak bulunur elbet biliriz
hangi gücün çevikliği yeter vaveyliğine sözün
biz, direnişin aşkında hüküm giymiş gecenin sesiyiz...şiiradamı.

0 yorum:

UNUTULMUŞ DELİLİK...((...şiiradamı...))

unutulmuş bir delilik,
salya sümük düşüncelerin
sidik kokan sokaklarında.
yalan bürünmüş gözlerin
süslü takısı kolyelerinde
tesadüfi rastlantıdır ölü aşk.
sen, yitirdiğin kendini ararken
bulanık bir resim çıkar karşına
ne zaman çekilmiş belirsizliğinde
hatıralarını katledersin birbir.
*
Unutulmuş bir delilik,
façalı fahişenin dilinde küfür
tinercinin elide jilet
kan revan her taraf
unuttuğun acını hatırlatır sözlerim
senin acımasızlığının üstünde
sen, hedefsiz yolculuklarda
bıraktığın kalbini ararsın
beni kayıp bürosumu sanıyorsun?
karadul misali yüreğine değeni katledersin.
*
unutulmuş bir delilk,
iki satır şiirde intihara yelteniyorum
senin uçurumunda
arsız sevişmelerde bitiyorum
memelerinin arasında leşim bulunuyor
sen umarsızlığınla
romantik duş alıp unutuyorsun
yeni cesetlere yol alıyorsun...ŞİİRADAMI

0 yorum:

KORKU YORUM...((...şiiradamı...))

BABA KORKUYORUM
.............GECE DOLDU CEPLERİME
..........................YILDIZLAR NEREYE GİTTİ
.......................................GÖLGENİ KAYBETTİM
..........................İNSANLAR ACIMASIZ
.............DURDUKÇA DİBE BATIYORUM
BABA, SEVGİN NERDE?
*
ORDA MISIN ANNE?
.............KARA KARANLIĞIN İÇİNDE
..........................ELLERİNİ DOYASIYA ÖPEMEDİĞİM
.......................................ÇİÇEKLERLE BEZEYEMEDİĞİM
..........................YABANCI KUCAKLARDA ÖZLEDİĞİM
.............KIRGIN AŞKLARIMI ADADIĞIM
AĞLIYOR MUSUN ANNE?
*
YÜRÜYORUM, FANİ VARLIĞIMLA KOL KOLA
.............YOLUMUZ NEREYE GİDER BİLİNMEZ
..........................YABANCILIĞIMIZ ADIMLARIMIZDAN OKUNUYOR
.......................................BASTIĞIMIZ TOPRAK NEFRET KOKUYOR
..........................TUT ÇOCUK DÜŞLERİMİN ELLERİNDEN
.............ONLAR SENİ TANIYOR, SEN GÜVENSİN
AĞLAMALARIMI TEK TEK MUSALLAYA YATIRIYORUM
*
BIRAK YAŞANILMAMIŞ YARINLARIMI, KİTABIMIN AYRACINA.....şiiradamı

0 yorum:

ezberim ezelim ebedim...((...şiiradamı...))


GÜNAYDINIM'sın...


Fecri aydınlatan sözlerimsin sen....Karanlığın odalarına süzme ışıktır gözlerin..Ceplerinde hüzün taşıyan adamın avuçlarında sakladığı mavi bilyelerin içinde yaşayan can...Sen perdelerime düşen günaydınımsın..Sen yarım yamalak sözlerimin tamamlandığı yersin...Durma oralarda, gecemi gündüze çeviren kadın..Günebakan çiçekleri gibi yüzünü bana çevir..Soluğunu rüzgar, suskunluğunu bahar yaptım kendime..Gözlerinin sağnaklarındayım bulut bulut düşüyorum Yeşil Cennetin kuruyan topraklara...Kalem oluyorsun yüreğimde demlenen...Kahverengi gözlerim gibi kahve gözlerinle ısık dağıtıyorsun şehrime..Alnıma vuran ışıksın..Cünkü sen günaydınım, sen benim yaşamımsın sabahıma kanatlanan...


AYDINLIĞIM'sın....


Cemaline sinen nurlu gözlerine esir düşüm ben..Esrik bir rüyayım karanlıktan aydınlığına saçılan..Tut sevgili..Mihrabına al beni..Gökyüzüne kanatlandır beni.Kutsa beni yüreğinle..Kutsal mabedinde yaşamama izin ver...Duam olsun nefesin..Nefesim olsun gözlerin..Katılaşmış karanlığımı erit yüzünde soluklanan güneşle..İlmekle beni ışığına..Kollarına al cocuksu sevinçlerımi...Ört üzerimi ışığınla...Saçlarımın köklerinde doğsun gözlerin..Alnı pak sevdalara kazılsın adın..Tıpkı karanlıklarıma bırakılan aydınlık gibi...Sen hep burada kal.Gecemin sabaha gebe kalan aydınlığı ol...Kuşluk vaktim olsun sözlerin..Perdelerim seninle gülümsesin...Şehrim seninle ısınsın..Sen geleceğe yürüdüğüm yollara mevzilenmiş çiçeklerin gökyüzüne bakan yanısın...Sen pencerelerime süzülmüş apaydınlığımsın....


YOLLARIM'sın....


Umutsuzlukta kaybettiğim yılların geleceğe giden zamanısın sen..Tozlu yollarımsın sana uzanan...Adımlarımsın bastığım her izinde adını sayıklayan...Rüzgar koynumda sana geliyorum..Dudaklarımda senin en sevdiğin şarkı....Bir de bohçamda sevgi azığım...Kilitledim geçmişimi karanlığa...Ben sana koşuyorum..Hem de yalınayak...Bilirim ki yollardaki dikenlerin çıplak ayaklarımın kanamasından korkarsın sen...Dudaklarınla öpme sakın yollarıma serilmiş dikenleri..Bırak kanasın ayaklarım....Yollarımsın bâd- ı saba ile yıkanmış..Bulut bulut gölgelerinde ilerlediğim varlığının bayram arifesindeyim.. Sana kavuşmak, bir bayram sabahı... Toprak yağmuru sağarken dudaklarıyla sen benim vuslatımsın hasretin omuzlarına vurulmuş...Sen benim yollarımsın adınla onurlandırılmış..Gözlerini mavi ufuklara çevir..Toz bulutuyla sana gelmekteyim...Ellerimde mavi bilyelerim nefes nefese sana koşuyorum .Bekle beni..Daraldı zaman..Yaz yağmuru kadar mesafem kaldı sana..Geliyorum....Kaybolan yılların cilasız zamanlarından senin için yollara koyuldum..Zamansızlığın patikalarını geçmişken bir dağ kaldı aramızda...Üzüm bağlarından geliyorum sana..Az kaldı sevgili..Yollarımsın, adımlarıma ömür diye sunulmuş....


SABRIM' sın..


Acıya minnet eden bir cocuğun ellerine tutuşturulmuş ekmek gibi bereketli yüzün..Su gibi aziz, hayat kadar elzem ve nefes kadar sonsuz bir cansın sen...Akşam kuytularında yalnızlığın ayak dibinde düşmüş benliğimin gözlerinde tekrar hayatı kazanmasıydı...Takâtim, dayanağım, sabrımsın sen..Soğuk ve yapay cocuklarla bastırılmamış cocuksu düşlerimin yeniden sabırla örülüşüydü yüzündeki tebessümler..Ezberimsin. evvelim , ezelim ve ebedimsin...Sebebim, nefesim ve ahirim..Sen, çaresizliğin ayak uçunda demlenen yüreğime armağan edilen sonsuzluk hediyesi..Sen, göğsümde taşıdığım eşsiz paye...Sen benim acıya dayanma gücüm, sen benim yüreğime işlenmiş sabrımsın...


HAYATIM'sın...


Şeceresi hüzün olan adamın buzdan kalbine düşen hayatsın..Canıma can diye süzülen canânsın. Kanadında mutluluk olan baharlarsın sen...Gonca güllerle süslenmiş sabahların gülümsediği cansın sen.. Kaybettiklerimin ardından tek kazandığımsın..Bedeli ödenmiş acılarımı dudaklarındaki nefesle gideren şifâsın sen.. Bağrı yanmış ve susuzluktan yüreğimi kurumuş kıyılarıma dolan ve benliğimden aşıp yüreğimde çoğalan bitmez deryâsın sen..Yaralarıma kendi yarası gibi bakıp sökük yüreğimi Eyyubvâri sabırla mutluluk ekleyen, çöllerimdeki serabın tükendiğini bilip dudaklarındaki ab- ı hayat ile menzile giren Leylasın sen...Göğsümde her zaman övünç abidesi diye saklayacağım ömrü vefasın sen..Sen susuzluğuma düşen hayatsın..Bak çöllerim yeşeriyor..Dokun toprağa..Zamanın göğsünde elenmiş topraktan “ sen ” fışkırıyor bak..Dua dua filizleniyor kuru yapraklar..İçinde büyüttüğüm kız çocuğunu vakitsiz gömen adamın kuru dudaklarına sunulmuş ab- ı hayatsın...Sen benim gözlerindeki kendimi gördüğüm hayatımsın...Soluklandığımsın, nefes aldığımsın....


Velhasıl; sen benim evvelim,
Ezberim, ezelim, ebedimsin ...
Sen benim herşeyimsin...


" Sen dünden daha büyüksün içimde ey sevgili....." şiiradamı

0 yorum:

SÜRGÜNÜM - (zamansız mısralar) ... ((...şiiradamı...))


ÇEKİP GİTTİ SÜRGÜNLER
GİTTİ ÖLÜMÜN KUCAĞINA
YANLARINDA ÇOCUK YARINLAR.
HAYDİ ÖLDÜRÜN BENİ
HERŞEYDEN KUTLU BUDUN'UM.
AVUÇLARIMDA ŞIMARTILMIŞLIKLARIM
GECEYİ İNTİHARA SÜRÜKLÜYORUM
YILDIZLARA ASIYOR KENDİNİ
CEPELERİNDE DELİ BİR GELECEK
SONBAHARIMA BEŞ KALA
ÜTÜLÜYORUM BÜTÜN GEÇMİŞİMİ
YANILSANMIŞ YARINLARA RAĞMEN...şiiradamı

0 yorum:

GÜNCEL ŞİİRİMİZ VE YENİ AKIM : NANOİZM...((...ŞİİRADAMI...))-(makale)


Uzun zamandır şiirle ve edebiyatın diğer dallarıyla içli dışlı olmam itibariyle, bir süredir kafamı karıştıran, beni meşgul eden bir sorun vardı; Türk edebiyatı nereye gidiyor? Özellikle, Türk şiirinin durağanlığı gerçekten içler acısı bir durumdu benim için. Herkes şiir yazıyordu ama, gerçek anlamda şiire bir şeyler katabilenler çok azdı. Üstüne üstlük, şiir kitaplarının hiç satılmaması, yayın evlerinin şiir kitabının adını bile duymak istememeleri de cabasıydı. Hele hele, şiir yazdığını iddia edenlerin enflasyonik düzeye ulaşması, ama hala şiir konusunda söyleyecekleri sözlerin bir şiir boyutunu bulamayacak ya da sayfalar dolusu laf salatası ortaya çıkaracak olmaları çok hazin bir durumdu.
Bende kendimce şiir yazan bir kişi olarak, birazda derin düşündüğüm için bunları kafamda sürekli sorguluyordum. Tabii bunulla birlikte; şiirim kendini arama çabalarıyla didinirken, gerçek anlamda şiirimizin bir zemine oturtulamaması, tutunacak bir dalının olmayışı çok dikkate şayan durumdu. Şiirde bireyselcilik olgusu ve toplumun zaten sürekli bireysel bir yaşama zorlanıyor olması, insanların inatla toplumdan kopup, kendin içlerine kapanmaya zorlanması, çoklu oluşumların vücut bulmasına ve bireysel girişlerin çok cılız kalmasına sebep oluyor. Bu kaotik durumu en azından şiir adına kırmak gerekliliği beni oldukça meşgul etmişti. Bu sebeple sürekli bir arayış içinde, bir o yana, bir bu yana saldırır, bazı zamanlarda da kendime dönüş durumundaydım.
Bir ara, Üçüncü Yeni akımıyla karşılaştım. İncelemem sonucunda, çok sığ, temelsiz bir akım olduğunu gördüm. Üçüncü yenicilerin tek derdi aşk temasıydı. Aşk temasını en sade dille anlatmak gibi ulvi(!) bir amaç edinmişlerdi. Ayrıca “Üçüncü Yeni’de yer alan şâirler, şiirlerini vezinli, yani hece veya aruz ölçüsüyle yazmalıdır.” Denmektedir, peki bunların dışında yazanlar üçüncü yeninin kapsamı dışında mı kalacaklar? Serbest şiir tarzı oldukça gelişti ve çokta fazla takipçisi var, bunu ortadan kaldırmak olmayacak, üçüncü yenicilerde bunu kabul etmeyecek dolayısıyla gene şiirin büyük bir bölümü ortada kalacaktı. Üçüncü yeniciler bu tür yazı ve şiirleride ŞİİRCE ismiyle sınıflandırmaktalar. Yani üvey evlat mumamelesi görecek. Ayrıca şiirin diğer türevleriyle birlikte, serbestte kullanılan devrik cümleleri çok ağır şekilde yermeleride, şiire ayrı bir anlam ve tat katan devrik cümle kullanımına/kullananına haksızlık bence.
Dolayısıyla, şiiri tam anlamıyla iki parantez arasına sıkıştırıp, fazlalıklarını atma taraftarı bir tutum sergilemektedir 3. yeni akımının katılımcıları. Özellikle şiir konusunda şu soruyu sormak geliyor içimdem; şiir etken mi olmalı edilgen mi? Akımların, oluşumların şiir üzerindeki etkileri yadsınamayacak kadar çoktur. Her akım, oluşum kendi şairlerinide yaratır. Bu noktadan bakıldığında, 3. yeni kanımca, edilgen bir şiir yaratma amacı içindedir. Tabi biraz kapsamlı ele alınırsa, üçüncü yeni akımının aslında ikinci yeniye bir tepki olduğu görülecektir ama, gene güncel şiirimizi kapsayacak bir yapıya asla kavuşamayacaktır. Üçüncü yeni akımını başlatanlar; Sefa Koyuncu Ozan Dalgiç, Hakan Aykutlu, Mertcan Yalçin isimli arkadaşlardır. Bu akımı ortaya atarken ne düşündüler bilemem ama, Türk şiiri gibi cüsseli bir edebi yapıya, bu kadar dar kesim bir akım asla olmaz.
Tabi bu araştırmalarım esnasında birçok yeniliğin gün be gün ortaya çıktığına şahit oldum. Bunlara akım demek bile gereksizdi. Şiir yazdığının iddia edenlerin ortaya attıkları ufak tefek cılız sesler; (hececilik, vezincilik, serbestçilik v.b) tamamen kişilerin kendilerini kategorize etmesi olarak adlandırılabilecek şeylerdi. Benimde bir yandan şiir çalışmalarım mutedil şekilde devam etmekteydi. Derken, tuhaf bir isim çıkta karşıma. Teknolojik alt yapımın uzmanlık derecesinin üstünde olduğu için aşina olduğum ama edebiyatla özdeşleşmesi noktasında tuhaf bulduğum birşeydi bu. Yeni bir akımın manifestosu duruyordu karşımda. Akımın ismi NANOİZM'di. Manifestoyu okudum:
"
NANOİST ŞİİR MANİFESTOSU
VE
NANOİZM
Nano ya da nanno kelimesinin etimolojik anlamı Latince nannus kelimesine dayanmaktadır.
Nano kelimesi Yunanca’da nannos kelimesiyle telaffuz edilmiş olup ‘birkaç sözcüğün birleşmesi’ anlamına gelmektedir.
Aynı zamanda fizik ölçü biliminde nano, önüne geldiği birimin milyarda biri anlamında kullanılmaktadır.
Ancak biz nanocu şairler bir hermeneutik yaparak ( yorum bilgisine başvurarak ) bu kavrama doğu-batı sentezi bir etimolojik anlam da yüklemekteyiz. Böylece nano ve nanoculuk kavramlarını Türkçe’mize kazandırmak istemekteyiz.
Bilindiği gibi na ve no kelimeleri Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce gibi doğu ve batı dillerinde ‘hayır, yok’ anlamlarına gelmektedir.
Dolayısıyla biz nanoistler buradan hareketle ‘na ve no’ kelimelerini birleştirerek, nanonun konusunda ve içeriğinde ‘yok yoktur’ diyoruz.
Yani nano kelimesine ‘her şey vardır’ anlamını yüklemekteyiz. Ve yine nano’yu ‘iki yokluktan doğan varlık’ olarak tanımlamaktayız.
Nano kelimesini bu anlamlar doğrultusunda edebiyata transfer ederek, şiir sanatında nanoizm ya da nanoculuk adıyla yeni bir şiir ekolü kurduğumuzu bu manifesto ( bildiri ) ile tüm edebiyat dünyasına duyurmayı uygun görmekteyiz.
O halde nano ve nanoizm ( nanoculuk ) nedir, ne demektir?
Edebiyatta yeni bir şiir ekolü olarak ileri sürdüğümüz nanoist anlayışa göre; şiirin bütününü oluşturan kısımlardan, parçalardan, bölümlerden her birine nano denir.
Nanocu anlayışa göre şiir, bir tek nanodan oluşacağı gibi yüzlerce nanodan da oluşabilir.
Nanoizm ekolüyle birlikte dünya edebiyatında yepyeni bir edebiyat ve şiir anlayışının doğması ve oluşturulması için nano kelimesini, kelimenin yukarıdaki etimolojik anlamlarına dayandırarak;
a-) Şiirdeki estetik anlamı, milyarda bir olasılıkla bile olsa farklı düşündürme ve genişletme yoluna gitmeyi …
b-) Ardı ardına gelen her sözcükle birlikte, şiirin her dizesinde yeni anlamlar ve anlam bağlantıları oluşturmayı…
c-) Eserin her türlü anlamının metne içkin ( mündemiç ) olduğu bilinciyle hareket edilmesini hedeflemekteyiz.
Buna rağmen şiirin değerlendirilmesinde hermeneutik yaparak, şiire ve edebi metne transandent ( aşkın, müteal ) anlamlar yüklenmesinin yolunu da açmak istemekteyiz.
Çünkü biz nanoistler, edebi metinlerde ve özellikle şiirde derin anlamlılığın yanı sıra anlam çokluğu yaratmak istemekteyiz.
Bu bağlamda şiirde anlam genişliği yaratılmasını, şiirin ve edebi metnin tek boyutlu anlamlılığı aşmasını, eserin çok boyutlu, çoğul anlamlılığa taşınmasını nanoizmin en önemli amacı olarak gördüğümüzü söylemek isteriz.
Burada derin anlamlılık ve çoğul anlamlılık kavramlarına yüklediğimiz (irca ettiğimiz ) anlamı ve bu iki kavram çifti arasındaki nüansı (ayrımı ) vurgulamak sanırız yerinde olacaktır.
Derin anlamlılık derken şiirin veya metnin derin ve yüce estetik değerlerle beslenen içeriğinin zenginliğine bir övgü, bir yüceltme yaptığımızı işaret etmek isteriz.
Anlam çokluğu ya da çoğul anlamlılık derken de şiirin, metnin oluşturulmasında ardı ardına gelen her sözcüğün yeni, derin ve farklı anlam içerikleri oluşturacak biçimde; anlamı zenginleştirmesini, derinleştirmesini ve anlamın sürekli beslenmesini anlatmak istemekteyiz.
Nano nitelik taşıyan eserdeki bu çoğul anlamlılığın okuyucunun yorum gücünü, görüş gücünü, hayal gücünü daha da geliştireceği inancını taşımaktayız.
Bu bağlamda nanoizm; şiirde ve diğer edebi-felsefi metinlerde anlam akıcılığını, zenginliği oluşturan düşünce, anlam, duyuş, coşku, imge, sezgi, rezonans ve diğer estetik yaratı biçimlerini içine alan, fenomen ile numeni bir bütünün iki parçası olarak değerlendiren, diyalektik bir sanat kuramıdır.
O halde nanocu anlayışa göre şiir nedir, ne demektir?
Nanocu anlayışa göre şiir; bir varlığı, bir olayı, bir olguyu, bir duyguyu, bir düşünceyi, bir fenomeni örtük ve dolaylı bir anlatımla, imgelerle perdeleyerek estetik bir biçimde dille örtüştürme sanatıdır.
Nanoist şiirin özelliklerini dikkate alırsak bir anlamda şiir, imkansıza ulaşma ve zoru zorlama sanatıdır.
Tarifi imkansız aşk ve zulmün bayrağını yırtan bir isyandır şiir. İnsan özgürlüğünün ve özgünlüğünün şahikasıdır şiir.
Bazen bir öfkenin fışkırması, bazen bir kederin, bir umudun ve bir kaderin küllerinde savrulmaktır şiir.
Öldüğünü yaşayarak yazmaktır şiir. Duyguların ve düşüncelerin kelimeleri bir şimşek gibi çarpmasıdır şiir.
Yine bilinmelidir ki nanoist şiir salt dil ya da sözcük oyunu-oyunları asla değildir.
Aksine nanoizm şiiri salt dil ve salt kelime, hece ya da harf oyunlarına indirgeyen, indirgemeye çalışan letrizm, sözcüklerin kullanımını rastlantıya dayandıran dadaizm gibi ekol ve ekolleri de reddeder.
Bundan sonra da bu yönlü indirgemeci, şiirin değerini ve anlamını düşürücü ekoller oluşursa, onlara karşı da nanoist bir duruş sergileyeceğimizi bildirmek isteriz.
Bilinmelidir ki nanocu şiir, edebiyat ve felsefe anlayışı her türlü indirgemeci yaklaşımın karşısındadır.
Çünkü nanoculuk en küçük ayrıntıyı düşünerek eseri parçalamayı değil tam tersine eserdeki tüm anlamları düşünerek edebi, felsefi ve sanatsal metnin diyalektik bütünlüğünü anlamayı ve eseri bu bütünlük içersinde değerlendirmeyi temel prensip olarak görmektedir.
Dolayısıyla nanocu şiir yöntemi, her sözcüğün yan yana, alt alta gelmesiyle oluşan, ilmik ilmik işlenen ve kendi içersinde diyalektik akışla sürekli kendini besleyen, sürekli ilerleyen bir yöntemdir.
Nanoizmin sanat, toplum ve değer anlayışı nedir?
Nanoizme göre, sanatın kendinde bir değeri her zaman vardır. Ancak sanatın bu değeri kişinin ve toplumun estetik algılayışıyla diyalektik bütünlüğe ulaştıkça yücelik kazanır.
Nanocu sanat kuramı, bir eseri estetik eser yapan tüm kriterleri birlikte ele alır ve bu kriterlerden hiç birini diğerinden daha az önemli ya da daha çok önemli olarak görmez.
Nanoist şiirin biçim ve içerik özellikleri nelerdir?
Nanocu şiirin estetik görüntüsünde sadece şiirin adı- estetik görüntü açısından güzel göründüğü ve kendisinden önceki, sonraki şiirden ayırmak için- büyük harflerle yazılır.
Şiir içersinde özel adlar da küçük harfle yazılır ve özel adların alacakları ekler, şiirin adında bile, kesme işaretiyle ( apostrof ) ayrılmaz.
Bu bağlamda nanoculuk, ‘şiirde’ ortaya konulan veya konulacak olan eserlerin anlamını, kullanılan her sözcükle derinleştirmek ve genişletmek istediği için, noktalama işaretlerinin tümünü reddeder.
Çünkü nanoizm, yazarın ve okurun sanatsal metne daha çok, daha özgür anlamlar yüklemesini kendine ilke edinmiştir.
Nanoculukta şiirin uzunluğu- kısalığı, sonat, haiku, dörtlük veya diğer herhangi bir şiir türünde-ekollünde olan dize sınırlaması ve hece ölçüsü zorunlu bir kriter değildir.
Dolayısıyla nanocu şair, şiirinde dize sayısını ve kafiye uyumunu şiirin akışına göre, kendi şairlik gücüyle ortaya koymakta serbesttir.
Nanocu şiir anlayışında, şiiri herhangi bir konuyla sınırlamak düşünceyi sınırlamaktır. Bu yüzden nanoculukta şiirin konusu her şeydir.
Nanocu şair, şiirlerinde estetik değeri düşürme ihtimali olan, içgüdüsel-psikolojik çağrışımlar yaratacak sözcükleri, nanocu estetik anlayışa uygun bulmadığı için, kullanmaz.
Çünkü nanocu şiir kuramının her türlü etik kriterinin temelinde estetik değer yatmaktadır.
Yani biz nanoistlere göre; estetik olmayan, etik değildir. Bundan dolayı estetik değer taşımayan bir yaratma biçiminin nanoculukta yeri yoktur.
Nanocu şiirin yapısına göre; ardı ardına gelen her sözcükle değişen dil, anlam, düşünce, imge, sezgi zenginliği, ritim, harmoni, rezonans ve akış halinde bir müzikalite oluşturmaya gayret göstermek…
Her dizenin ‘en az son sözcüğü’ ile, ardından gelen dizenin başı arasında bağlantıyı sağlayan sözcüklerin zikzaklar çizerek, nehir gibi kıvrılarak akan bir estetik anlam oluşturmasını sağlamak…
Bu estetik akışın olabildiğince ‘duygu, düşünce, coşku akışı oluşturmasına, anlam çokluğu yaratmasına ve estetik duyuşla ifade edilmesine olanak tanımak’ nanocu şiirin biçim ve içerik özelliklerini gösteren en önemli unsurlardır.
Tüm bunları şiirin parçalarını oluşturan her bir nanoya estetik zorlama yapmadan, estetik hissedişin akışıyla, yine olabildiğince uygulamak nanocu şiirin temel yapısını ve diğer şiir anlayışlarından farkını oluşturmaktadır.
Çünkü nanoist şiir, şairin ayak izlerini, parmak izlerini, ruh izlerini taşıyan psiko-estetik duyuşa ve diyalektik akışa dayalı şiirdir.
Bundan dolayı nanoist şiir anlayışı mekanik, ruhsuz, yapmacık şiir anlayışını reddeder.
Nanoizmin dünya görüşü nedir?
Nanoist şiir kuramı, evrensel insan haklarını ve özgürlüğünü sanatsal ve felsefi ilke olarak kabul etmektedir.
Nanoizm, toplumsal değerleri ve toplumsal gerçekliği onurlu bir duruşla, estetik bir dille ifade etmeyi kendisine amaç edinmiştir.
Nanoizm, hayata yürekli tarafımızdan bakan ve emperyalizme karşı mücadele eden omurgalı insanın dünya görüşünü, sanat alanında temsil eden bir şiir ekolüdür.
Ve yine nanoizm; özellikle faşizmin sözcülüğünü yapan İtalyan kökenli-merkezli, tarih bilincinden mahrum fütürizmin yüz yıllık totaliter kuşatmacı geleneğini, zamanın üç boyutunda at koşturan nanoist sanat devrimiyle sonlandıran hümanizmanın evrensel zaferidir.
Sonuç olarak; bu manifesto ile birlikte dünya edebiyatında ve şiir dünyasında nanoizm adıyla yeni bir şiir ekolünün doğduğunu sizlere müjdelemek istiyoruz.
Bundan sonra nanoizmin daha da zenginleşmesi ve gelişmesi için nanocu yöntemle şiir yazacak olan şairleri, nanocu ekolün temsilcileri olarak aramızda görmek istiyoruz.
Bu ekolün manifestosuyla hareket eden ve edecek olan şairlere aramıza hoş geldiniz diyoruz.
Önümüzdeki sürede yayınlayacağımız şiir kitabımızla nanocu manifestosunun içeriğine uygun tarzda yazılmış şiirlerimizi bütünlüğü içersinde sizlerle paylaşacağımızı da bildirmek istiyoruz.
Eğer nanoist şiir ekolüyle dünya şiirine bir nano büyüklüğünde katkı sağlamayı başarırsak kendimizi bahtiyar sayacağız.
Dolayısıyla bu manifesto ile tüm edebiyat, sanat ve felsefe dünyasına doğum günümüzü 22-ARALIK -2007 tarihi olarak ilan ediyoruz.
Saygılarımızla…
Nanoist Şairler Adına
Umut Yaşar ABAT
"
Evet, manifesto buydu. Akımın lideri U.Yaşar Abat’tı. Okudum. Bir daha okudum. Döndüm kendi şiirime baktım yeniden. Sonuç olarak şunu gördüm, benim şiirimin uzun zamandır aradığı kıspet işte buydu sanırım. Şiirimin nanoizmle benzeş olması, ona bir anda ilhak etme isteği duyduğunu hissettim.
Artık, Türk şiirinde yepyeni bir akım var; NANOİZM. Manifestosunda da belirtildiği gibi, nanoist şiir, edebiyata konu olacak her şeye kucak açan bir akımdır. İmgesel anlatımın edebiyat alanında sürekli bir sığıntı gibi kalması artık son bulacak, şiirlerinde imge kullanan şiir yazarları hakir görülmeyecek. Gerçek olan bir durum varsa, imge asla şiirden, şiir imgeden soyutlanamaz. Poetika olarak bir sözcüğe bir sürü anlam yükleyen imgeli yazanlar, okuyanı yoğun olarak düşünmeye, irdelemeye, araştırmaya yönelttikleri için, derinlerinde haklı bir öğreticilik barındırdığı için bazıları tarafından sürekli eleştirildi. Ama şiirin özü, düşündürerek öğretmek, öğreterek düşündürmektir.
Merhaba nanoizm, merhaba şiirin yeni akımı. Edebiyat çevrelerinden nasıl yorumlar yükselecek şu an için bilemiyorum ama, bence Türk şiiri bu limanda oldukça derince soluklanacak.
ŞİİRADAMI ( 09/08/2011)

0 yorum:

FARZET...((..şiiradami..))










farazi yaşayalım bazı şeyleri
farzetki, ben hiç olmadım
yada sen olmadın.
Sonu olmayan bir yolda
iki taş parçası gibiyiz faraza.
farzetki, sinendeki
ben olayım, kanın canın
ya da farzetki, bir damlayım
baharı gelmeyen kışlarda
iki buz parçası faraza.
farzetki, nefesin nefesime karışmadı
ellerim tutmadı ellerini
hiç köpekleşmedim
çarpık iki yaşamın figüranıyız faraza....şiiradamı

0 yorum:

adam kadın...((şiiradamı))


adam kadına dedi ki;
izin ver gözlerinde kaybolayım
kadın göz kapaklarını kapadı
adam gözkapaklarına kapıldı
kadın daha sıkı kapattı
adam can verdi, kadın orda kaldı.
*
Adam haykırdı,
Her baharın sonu için
Hazanları vurdu gözünden
Kadın ağladı
Sarıya vurgun sevdalardan
Can damarına saplandı kurşun...
*
Kadın ürktü adamdan,
Vefasızlık parmağında yüzüktü.
Ruhunu gizledi kadın
Adam tahmininden küçüktü..
*
Adam şiirleri çizdi kollarına,
Her çizikten acıları akıyordu.
Kadın çıktı birden ortaya,
Adam acıların dindiğini sandı,
Ama, kadın yaralarına tuz basıyordu...
*
Adam uyudu;
Göz kapaklarının ardına
Çizilmiş gökyüzüne varmak istiyordu.
Uyku ihanet etti,
Gözleri ihanet etti,
Adam siyahın gizeminde kaybolur...
*
Adam boyadı
Bütün gökyüzünü maviye
Umudun rengiydi heryer.
Kadın, tan yeri olacaktı,
Onunla kol kola yürüyecekti
Mavinin ana kucağına.
Adam güne takıldı,
Kadın gecede kayboldu...
*
Adam kustu;
Cılkı çıkmış ilişkilerde
Ruhu bulanmıştı.
Kadın aldırmadı,
Sanki bağışıklık kazanmıştı...
*
Kadın, adamın hikayesinin kahramanı oldu
Kalem adamın ellerine yapıştı,
Kadın, derin labirentlere düştü.
Hikaye çıkmazına sürükledi herkesi
Adam düştü kurduğu cümlelerden,
Kadın firarda hayatın bilinmezinden...
*
Adam, cebinde topladığı
Yıldızları döktü kadının yoluna.
Kadın, çiğneyip geçti hepsini,
Birisi hariç. O, ayağına battı kadının
Çünkü, içinde kalbi saklıydı adamın...
şiiradamı

0 yorum:

SUSTU-GÜLDÜ...((şiiradamı))


Sustu, tarih anlattı hakkındakileri
İki incir çekirdeği safsatasında
Bir gönül eğleyenlerin mekanında
Bencileyin bir söz devrimcisiydi
Anlamsızlığın hükümranlığında
bahtsız bedevilere güldü.
*
Sustu, kör gözlerde ışık oldu.
Nice varlığı kendinden menkul
Söz ebesi vurdu beynine imlaları
Bulanık bir duygu seline kapıldı
Şaşkın bakışlarını duvarlara kazıdı
İki harf arasına sıkışanlara güldü.
*
Sustu, La Minör akoruydu sözcüklerde
"Sen, çığırtkanlığı söz diye ağzında taşıyan
En basitindensin dilimden düşenlerin
Dövünme boşuna hikayemin fettanısın."
Sağırlaştı ukala bakışların boşluğunda
Kendini bir halt sananlara güldü.
*
Sustu, meczup bir marşın son dizesinde
Ne gül kaldı, ne bülbül, her yanı diken
Her kaleminden düşeni bilmeyen
Sapıtılmışlığın parantezine sıkışmış
Viraneliğini onurane sanan
Pejmurde söz hamalına güldü... şiiradamı

0 yorum:

PEMBE GÜLÜŞLÜ KADIN...((şiiradamı))


Sorma sakın birşey Pembe Gülüşlü Kadın

Sorduğun her soru, yalnızlığımın karanlığında askıda kalacaktır. Ne yokluğunun ateşinde yaktığım ruhumu; ne sözlerinin keskinliğine teslim ettiğim yüreğimi; ne de, varlığının hazzına alışmış bedenimi her gece yeniden gömüşlerimi. Ne ilahi aşklar boy ölçüşebildi, ne kelimelerin kifayetine emanet edilmiş sevdalar. Hiç bir gonca gül anlatamayacak, beynimde büyüttüğüm sana dair duygularımı. Sorma sakın birşey dudaklarına bulutları sürmüş kadın.

Hazan rüzgarlarında savrulan her yaprak, senden birşeyler taşıyor şimdilerde bilinmeyen diyarlara. Kimbilir hangi körpe yüreklerde doğan taze aşkların anatomisine yazılıyorsun. Şairlerin şiirler döşendiği anlatmak için, çılgınlığı had safhaya ulaşmış aşıkların parmaklarındaki sızıya kazıdığı, sinelerinde bahar yeşerten nice güzelin hayallerini süslediği, bir erişilmezi pamukla makyajını siler gibi, silip attın. Gözlerini duvaların gölgesine gömüp, saçlarına rüzgarları taktığını biliyorum. Umursamaz bakışlarda idam ediyorsun hatalarını. Sorma sakın birşey parmağına geceyi dolayan kadın.

Göçmen kuşların yollarını gözleme, beklediğini getiremeyecekler. Çaldırdıklarının yasıyla yaşamaktır artık senin müebbetin. Hangi ölüm kucaklar senin, yaşarken çürümüş bedenini; hangi cennet, çiçekli yollarını açar sana hurilikte? Fanilik bulaştı bir kere sana, sen deva bulmazsın artık. Var git kendi öksüz öykülerine, belki sarılırlar sana müebbetinde. Sorma sakın birşey boynuna haykırışları ilmekleyen kadın...

AŞK DEDİĞİN KENDİ CÜSSESİNDE ÖLÜMSÜZDÜR, ÖLÜMÜ GÖZE ALMAYAN AŞIK HÜKÜMSÜZDÜR!...şiiradamı

0 yorum:

VEFASIZLIĞI SÜRME YAPAN KADINA...((..şiiradamı))


sana hatıralar biriktirdim ayrılık üzerine yazılan şarkılardan
sözlerine, kırık kalplerin gözyaşları sinmiş her birine
unuttuğun ne varsa, bir bir dile bulanmış acı, tatlı
ben sensizlikle ruhuma çizikler atarken dinleyeceksin
yaşadığım her acıyı sende içinde hissedeceksin.
*
bensizlikte yüzüne yerleşen mutlu gülüşünden vuracağım seni
zaten aşkın zindanında mahkumum birde onun cezası olsun
artık baharları sürmüyorum gözlerime günaydın diye
çiçekleri koklamıyorum, mis kokulu çocukların saçlarında
her tabut bir hatırat gibi geliyor bana...
*
ben kaçırılan trenin ardından mahzun bakan bir adamım şimdilerde
vagonlara yüklenmiş umutlarım metre metre uzaklaşmakta benden
sen, yitirdiğim herşeye mührünü vurmuş bir kadınsın geçmişimde
hangi ayrılık tesellidir, mey sofrasında kıvranan aşıklara
söylenmemiş bir söz varmıdır, vefasızlığa bulanmış sevgiliye..?
*
sakın bana acıma, acısızlığın haşmetiyle beni kanatırken
kuytularına boşluk sinmiş parkların yalnızıyım yılgınca
hiç bir yarının hesabı tutulmuyor artık benim hayatımda
çırpınan bir martının acısıyla bölünüyorum yaşama ölüme
dalgalar martıyı yutarken, senli cümleler beni alıyor koynuna...şiiradamı

0 yorum: